Eugenio Recuenco
Photographer / Bak 09
www.eugeniorecuenco.com
English
Türkçe
We know that you started taking photographs with a camera belonged to your father. It looks like that your family encouraged you for being a photographer. How did your childhood affect your artistic skills?
No, I really started to use my father’s camera because it was the main camera in our house, and in that age, the photographic cameras wasn’t so cheap as today for the middle-class working family were I’m from. My parents never encourage me to be photographer or creative in any kind, but the only thing I can say is that they never tried to convince me otherwise, a many difficult thing in that historical period in Spain.
Furthermore, once I have decided my way of life, his support was unconditional. I think in that sense, they deserve 10 points.
You received a Golden Lion award in Cannes in 2005 with your outstanding photograph of an old woman which you had taken for TBWA's Playstation 2 advertisement. It is a dreamy shot again and the dramatic lighting gives us the perfect feeling of renaissance paintings. Can we say that the renaissance era is a certain inspiration for your works?
I use many things as inspiration, one of them are the classical paintings. They are dramatic, histrionic, and all the volumes they get with the use of the lighting. A light that is so far of the modern sophistications of the photographic studios. If you analyze carefully that paintings, the light is so simply, but perfect at the same time.
You were specialized in painting at the university. Does your painting ability help you while retouching your photographs?
At the starting I retouch myself the pictures with my wife, that studied Arts too. Of course my studies were very important for the style of my pictures retouch. Specially the anatomy lessons that I learn in the faculty. There are people that erase people's defects in the retouching process, to the limit to change into another ones, and specially as well the colour treatment. We work the colour like a painter do, and that sensibility is getting from the art school.
Your wife is also a talented artist like you and she is the creative behind the post-production of your photographs. Would you please introduce her to us?
As I said is the person who entrusts my post-production work. We meet to decide what I want to get and she starts to work in it. Many times she offers me wonderful proposals and solutions that improve my pictures.
It´s very important to trust unconditionally in a person, because it allows you more flexibility to start working in another project. I like to be present in all my pictures phases, but not all the hours in each phase. I think her work has a very solid presence in my pictures. She´s wonderful.
Can you please tell us about your working habits?
I like to plainly my works obtaining information about I want to get. Then, at the moment to explain and sharing the information with my team, I’m a little lazy and give the information incomplete. I think that with this, I give him the freedom to think and work in other options to propose me. I fit the things they show me in the general idea that I have of the stage, and if it fit well, I seize it.
Finally, all this preparation will serve to have a referent in the head. We forget all details of the script and concentrate in enjoying the pictures with a high dose of improvisation.
We know that you are interested in cinema. What kind of movies do you like and which film directors do you find closer to yourself in terms of visual comprehension?
I like all kinds of good cinema. “Good cinema” means for me the one who provides me something good. Attending to the filmmakers I feel nearly, I’m working in a film that I feel between Tarantino and Wong Kar Wai, but I like David Lynch's visual strength without artifices.
You are also very much interested in filmmaking. Your 30 second long Nina Ricci perfume film is so beautiful. Have you ever dreamt about making a feature film? Do you have scripts for such projects?
Yes, as I said, I’m working on a story that is in working progress. I don’t know where it end. I’m also interest in the rights of a Japanese book, but I think it’s a loosed battle, because I had no name or reference works in the world of filmmaking. I think in four years I will get it, but I think too that it will be outside my country. Here we do a lot of junk produced throw contacts, and I don’t want anyone. Only who trust in me and my work, but only this. In publicity, I did a 30s spot, a 45, and a little documentary of 2 minutes. I did them, to know how this (for me) new world works. And nothing better to learn.
We are all working for clients. When we read the brief, we have a first impression. Sometimes we say "Great! This is just for me" or "Oh my god, it's a terrible idea!". Which one do you say most and in what kind of work do you say the second?
With the first ones I get excited. Next days, I think about so many little things that could be done for the project, and keep exciting. With the second ones I directly don’t accept the work. Next days, I think about something totally different, and I try to propose it to the client. Some of them accept, and someone doesn’t . If they do so, I make the choice or take the next one.
You are mostly responsible for the set design in your projects. No doubt, this is a great advantage which gives the artist much more freedom. Imagine that you will open your new exhibition and you have limitless budget. You can choose a country, a city, a hall or you can even create your own building for exhibiting your photographs. What kind of organization would it be?
An exhibition with photography and an installation, in a beach in Ireland or Scotland. The theme: Titanic.
The installation will be constituted for metallic boxes grounded in the sand, with square nautical windows where we can see the machinery room, the cabin, and the staterooms. The pictures will be photographic portraits of the Titanic´s passengers, at the time of the sinking. The opening day would be a stormy one, with wind and so many clouds.
Theme of the 9th issue of Bak Magazine is "Night". What does this word mean to you? What comes to your mind when you think about darkness?
I feel darkness more attractive than night. For darkness I understand craziness not detectable at first sight.
Darkness is like sex with the lights on and pimples on the back.
Fotoğraf çekmeye, babanıza ait bir makineyle başladığınızı biliyoruz. Görünüşe bakılırsa aileniz sizi fotoğrafçı olmanız yönünde desteklemiş. Çocukluk yıllarınızın sanat yaşamınıza etkileri olduğunu düşünüyor musunuz?
Doğrusu babamın fotoğraf makinesiyle başlamamın sebebi, evdeki tek makinenin o olmasıydı. Ayrıca o yıllarda fotoğraf makineleri, benimki gibi orta halli bir ailenin kolayca alabileceği kadar ucuz değildi. Ailem beni, fotoğraf çekmem veya görsel sanat icra etmem yönünde yüreklendirmedi. Ama şunu da söylemeliyim ki, beni hiçbir zaman başka bir şey yapmam için de zorlamadılar. Bu, İspanya'nın tarihi sürecinde oldukça önemli ve zorlu bir şeydir. Bunun dışında; yaşam tarzımı belirlediğimde bana kayıtsız şartsız destek oldular. Yani 10 puanı hakediyorlar.
2005 yılında, TBWA'in Playstation 2 reklamı için çektiğiniz olağanüstü yaşlı kadın fotoğrafı ile Cannes'da Altın Aslan ödülüne layık görüldünüz. Yine rüya gibi bir kare, yine dramatik ışıklandırmanın müthiş etkisiyle kendimizi bir rönesans tablosuna bakıyormuşuz gibi hissetmemizi sağlayan bir başka eseriniz. Çalışmalarınızın rönesans döneminin etkilerini taşıdığını düşünüyor musunuz?
Çok fazla şeyin etkilerini taşıyorlar, bunlardan biri de klasik resimler. Dramatik yapı, tiyatral atmosfer ve ışığın kazandırdığı hacim duygusu. Fotoğraf stüdyolarının çağdaş karmaşıklığının çok ötesinde bir aydınlatma mantığı. O tabloları dikkatle incelerseniz ışığın çok yalın, ancak aynı zamanda mükemmel olduğunu fark edersiniz.
Üniversitede resim eğitimi aldınız. Fotoğraflarınızı işleme noktasında çizim yeteneğinizden yararlanıyor musunuz?
Başlangıçta fotoğraf işlemelerimi, benim gibi sanat eğitimi almış olan eşimle birlikte yapıyordum. Tabii okulda yapmış olduğum çalışmalar, fotoğraflarımı işleme noktasında bana çok yardımcı oluyor. Özellikle de anatomi derslerindekiler. Orada, işleme sırasında insanların istenmeyen yerlerini ve özürlerini kapatan kişiler vardı. Ayrıca renk konusunda da çalışmalar yapılıyordu. Renkle, bir ressamın çalıştığı gibi çalışırdık. Bu hassasiyetimin sanat okulundan geldiğini söyleyebilirim.
Eşinizin de sizin gibi yetenekli bir sanatçı olduğunu ve fotoğraflarınızın işlenmesinde önemli katkıları bulunduğunu biliyoruz. Bize kendisini daha yakından tanıtır mısınız?
Söylediğim gibi, eşim, fotoğraflarımın çekim sonrasındaki tüm işlerinin sorumluluğunu üstlenen kişi. Tam olarak ne istediğimi konuşmak üzere bir araya geldik ve çalışmaya başladı. Çoğu kez fotoğraflarıma harika katkılar sağladı, kalitelerini arttırmak için çözüm önerileri sundu.
Bir insana kayıtsız şartsız güvenebilmek çok önemli. Çünkü yeni projeler üzerinde çalışmaya başlarken gözünüz arkada kalmıyor. Fotoğraflarımın içinden geçtiği her süreçte yanlarında olmak isterim. Ancak her dakika da değil. Bence fotoğraflarım, eşimin çalışmalarının çok önemli izlerini taşıyor. O harika biri.
Bize iş alışkanlıklarınızdan söz eder misiniz?
İşlerimin, öğrenmek istediğim bilgilerle birlikte gelmesinden hoşlanırım. Sonra bu bilgileri ekibime anlatır, onlarla paylaşırım. Biraz tembel olduğum için bilgileri eksik verebilirim. Bana kalırsa bu sayede onlara düşünmek ve yeni seçenekler yaratmak konusunda özgürlük sağlamış oluyorum. Sahne ile ilgili genel fikirlerimi uygulayıp bana gösterdiklerinde onay veriyorsam işi kaparım.
Tüm bu hazırlıkları kafamızdakini yaratmak için yaparız. Senaryonun bütün detaylarını unutur, yüksek dozda doğaçlamayla, çekeceğimiz karelerden zevk almaya bakarız.
Sinemayla yakından ilgilendiğinizi biliyoruz. Ne tür filmleri ve hangi yönetmenleri görsel bakış açınıza daha yakın buluyorsunuz?
Sinemanın her türünü severim. Benim için "iyi sinema", bana iyi bir şey veren sinemadır. Tarzını; Tarantino ve Wong Kar Wai arasında gördüğüm bir film projesinin üzerinde çalışıyorum. Ancak yapaylıktan uzak, üstün görsel gücüyle David Lynch'i de çok beğeniyorum.
Sinemayla olduğu kadar film yapımıyla da yakından ilgilisiniz. Nina Ricci parfüm reklamı için çektiğiniz 30 saniyelik film gerçekten harika. Hiç uzun metrajlı bir film çekmeyi düşündünüz mü? Bu gibi projeler için senaryolarınız var mı?
Evet. Söylediğim gibi, şu an çalışma aşaması süren bir hikayem var. Nasıl biteceğini bilmiyorum. Ayrıca Japonca bir kitabın uyarlamasıyla ilgileniyorum. Fakat bunu şimdiden kaybedilmiş bir savaş olarak görüyorum çünkü sinema dünyasında tanıdığım isim veya referans olarak gösterebileceğim çalışmam yok. Dört yıl içinde bunu sağlayacağımı düşünüyorum. Büyük ihtimalle de yurtdışında. Sadece bana ve işlerime güvenen insanlar istiyorum, başka bir şey değil. Bugüne kadar biri 30, biri 45 saniyelik olmak üzere iki reklam filminin yanısıra 2 dakikalık bir de küçük belgesel çektim. Bu yeni dünyanın benim için nasıl olacağını görmek istiyordum.
Hepimiz müşteriler için çalışıyoruz. Talimat metnini okuduğumuzda işle ilgili ilk izlenimlerimiz oluşuyor. Bazen "Harika, bu iş tam bana göre" diyoruz, bazen de "Tanrım, bu korkunç bir fikir!". Siz hangisini daha sık söylüyorsunuz? Size ikinciyi söyleten ne tür işler oluyor?
İlkini söylediğim işler beni heyecanlandırıyor. Sonraki günlerde ufak tefek şeyler düşünerek heyecanımı koruyorum. İkinciyi söylediğim durumlarda ise işi kabul etmiyorum. Sonraki günlerde bambaşka şeyler düşünüyorum ve müşteriyi ikna etmeye çalışıyorum. Bazıları kabul ediyor, bazıları etmiyor. Ederlerse işi yapıyorum, etmezlerse bir sonraki işe geçiyorum.
Projelerinizde çoğunlukla set tasarımını da siz üstleniyorsunuz. Hiç şüphe yok ki bu durum, sanatçının özgürlüğünü büyük ölçüde arttıran önemli bir ayrıcalık. Bir an için hayal edin... Bir sonraki serginizi açmaya hazırlanıyorsunuz ve sınırsız bir bütçeye sahipsiniz. Serginin gerçekleşeceği ülkeyi, şehri veya salonu kendiniz seçebilir, hatta kendi binanızı bile inşa edebilirsiniz. Nasıl bir etkinliğe imza atardınız?
Fotoğraf ve enstalasyon çalışmalarından oluşur ve İrlanda'nın veya İskoçya'nın plajlarından birinde gerçekleşirdi. Teması ise Titanic olurdu.
Kumların üzerinde duran metal kutular, içinden makine odasını görebileceğimiz teknelerdekilere benzer kare pencereler, kamara ve misafir kamaraları. Fotoğraflar, Titanic'in yolcularının batma anındaki portreleri olacak. Açılış günü fırtınalı bir havaya denk gelecek. Yoğun rüzgarlı ve çok bulutlu...
Bak Dergisi'nin 9. sayısının konusu "Gece". Bu sözcük size neyi ifade ediyor? Karanlığı düşünürken aklınıza neler geliyor?
Karanlığı geceden daha çekici buluyorum. Karanlık denildiğinde ise aklıma ilk bakışta farkedilmeyen bir çılgınlık geliyor.
Karanlık, poponda sivilcelerle ışıklar açıkken sevişmek gibidir.