Inka Jarvinen
Graphic Designer / Bak 11
www.inkajarvinen.com
English
Türkçe
As a designer, studied both Fashion Design and Graphic Design at the university, how do you compare these two diciplines? What's your greatest aim for your career?
When I was studying fashion design I always did all the designing thru illustrations and prints and soon noticed that it was what I wanted to do. I was never too keen on the 3 dimensional thinking what it's needed when designing clothes so I started studying graphic design and have not regret it.
In the future I want to be part of making this world a bit more beautiful by doing good graphic design and illustrations.
What are you expecting from the new year, 2008? Do you have upcoming projects that you wish to share some clues with us about?
I plan to devote some more time to my t-shirt brand to make some new prints. I'm also doing a couple of group exhibitions, the other one with silkscreen printing which is my great passion.
If Finland didn't exist on the world map, which country and which city would you like to go most? And why?
Probably Copenhagen, Denmark. I lived there for a year and enjoyed the city full of creative and energetic people.
Would you please tell us about your t-shirt company, Girls of Boredom?
The t-shirt label "Girls of Boredom" was found in 2005. The whole idea is for me to do whatever I want. I think it's really important for designers to have something completely of their own. It's a way of expressing my thoughts and feelings. I also love the whole concept around t-shirt, how simple it is and what it tells about it's user.
Great Finnish composer Jean Sibelius says "Pay no attention to what the critics say; there has never been set up a statue in honor of a critic". What do you think about this statement? Do you care the comments of other people much and what do you think about fame?
Sometimes it's weird to hear people's comments and interpretations of the work that I do, especially if it's of something really personal like the t-shirts or some artwork. When it's about graphic design I think it's important that the client and the designer can stand behind the work.
The perfect fame for me is to be asked to participate some interesting projects and meeting some interesting people.
You often use mixed media on your artworks. What kind of materials do you prefer most? Would you please tell us about your working process?
I get inspired by a certain picture or a feeling that I get and start working from that. Most of my work are collages so I combine different pieces to create something different and new. I use all kinds of source material and do some myself too.
Are there any graphic designers and painters that inspire you?
I really love the artwork by an American artist Andrew Schoultz (www.andrewschoultz.com). I also get inspired by smaller design companies and illustrators because they tend to think a bit more creative on things and are willing to give a bit more than asked, like illustrator Jesse Auersalo. I share my studio with 7 designers and feel that seeing how other talented people work and think gives a lot.
In which period of art history would you like to live, if you had a chance to go back?
Starting with dadaism, then surrealism and at last pop art. I Feel like those movements have had the greatest effect on my work.
Are you interested in movies? If so, which genres and directors do you find closer to yourself? When did you go to cinema lastly and what was the name of the movie?
I love old sci-fi movies and Tim Burton movies. The last movie I saw in a cinema was a cartoon based movie "Persepolis" by Vincent Paronnaud and Marjane Satrapi.
Theme of our current issue is "Contrast". Think about a penguin walking on the green grass, or a tiger lying on pure white snow, or Mr. George W. Bush, setting his heart on the world peace... What comes into your mind when you first hear that word?
I think contrast is the basic ingredient of getting anything right in life. It's good to have different ways of seeing things to keep your mind clear whether it's about love, life or design.
Üniversitede hem moda tasarımı, hem de grafik tasarımı alanlarında eğitim gördünüz. Bu iki türü karşılaştırdığınızda neler görüyorsunuz? İş hayatınızdaki en büyük amacınız nedir?
Moda tasarımı okurken basılı ürün grafiği tasarımı ve illüstrasyon da yapıyordum. Sonra asıl yapmak istediğim şeyin bunlar olduğunu farkettim. Kıyafet tasarlarken aşina olunması gereken üç boyutlu tasarım mantığını hiçbir zaman çok fazla benimsememiştim. Bu nedenle grafik tasarım okudum ve pişman olmadım.
Gelecekte, kaliteli grafik tasarım öğeleri ve illüstrasyonlar ile dünyanın biraz daha güzelleşmesine katkıda bulunmak istiyorum.
Yeni yıldan neler bekliyorsunuz? Hayata geçirmeyi düşündüğünüz ve bizimle ipuçlarını paylaşabileceğiniz yeni projeleriniz var mı?
Tişört markama daha çok zaman ayırmayı ve yeni baskılar üretmeyi düşünüyorum. Ayrıca bazı karma sergiler de yapacağım. Bir başka büyük tutkum ise serigrafi.
Finlandiya dünya haritası üzerinde olmasa hangi ülkenin hangi şehrinde yaşamak isterdiniz?
Büyük ihtimalle Danimarka'nın Kopenhag şehrini isterdim. Orada keyifli bir yıl geçirdim. Yaratıcı ve enerjik insanlarla dolu bir yer.
Bize tişört şirketiniz Girls of Boredom'dan söz eder misiniz?
"Girls of Boredom" markasını 2005 yılında yarattım. Asıl amacım, istediğim şeyi yapmaktı. Bence tasarımcılar için tümüyle kendilerine ait bir şey üretmek çok önemli. Bu benim duygu ve düşüncelerimi aktarma şeklim. Ayrıca başlı başına tişört fikrini seviyorum. Ne kadar basit ama kullanıcısıyla ilgili ne kadar çok şey anlatıyor.
Finlandiyalı büyük besteci Jean Sibelius şöyle diyor; "Eleştirmenlerin söylediklerine kulak asmayın. Eleştiri yaptığı için kimsenin heykeli dikilmemiştir." Bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz? İnsanların işleriniz hakkında yaptıkları yorumları önemsiyor musunuz? Şöhret hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Bazen insanların yaptığım şeylerle, özellikle de tişört ve bazı kişisel çalışmalarım ile ilgili yorum ve açıklamaları tuhaf olabiliyor. Ancak konu grafik tasarımı olduğunda, tasarımcı ve müşterinin işin arkasında durabilmelerinin önemli olduğu düşüncesindeyim.
Benim için şöhretin en kusursuzu, ilginç projeler için teklif almak ve ilginç insanlarla tanışmaktır.
Çalışmalarınızda çoğunlukla karışık teknik kullanıyorsunuz. En çok ne tarz malzemeleri tercih edersiniz? Bize çalışma sürecinizi anlatır mısınız?
Bir resimden veya bir duygudan ilham alarak çalışmaya başlarım. İşlerimin çoğunu kolaj tekniğiyle yapıyorum. Yani farklıyı ve yeniyi yaratmak için değişik parçaları bir araya getiriyorum. Her tür malzemeyi kullanıyorum. Buna kendi yaptıklarım da dahil.
Size ilham kaynağı olan grafik tasarımcılar ve ressamlar var mı?
Amerikalı sanatçı Andrew Schoultz'u (www.andrewschoultz.com) gerçekten çok beğeniyorum. Ayrıca küçük tasarım firmalarının ve illüstratörlerin yaptıkları işlerden de etkileniyorum. Çünkü onlar daha yaratıcı düşünebiliyor ve istenenden fazlasını verebiliyorlar. İllüstratör Jesse Auersalo gibi mesela. Stüdyomu 7 tasarımcıyla paylaşıyorum ve diğer yetenekli insanların nasıl düşünüp çalıştığını görmek bana çok şey katıyor.
Geri dönme şansınız olsaydı, sanat tarihinin hangi döneminde yaşamak isterdiniz?
Dadaizm'le başlar, Sürrealizm'le devam eder ve son olarak Pop Art'la bitiririm. Bunları, işlerim üzerinde en çok etkisi olan akımlar olarak görüyorum.
Sinemayla ilgileniyor musunuz? Hangi türleri ve hangi film yönetmenlerini kendinize yakın buluyorsunuz? En son ne zaman sinemaya gittiniz ve hangi filmi izlediniz?
Eski bilim kurgu filmlerini ve Tim Burton yapımlarını seviyorum. Sinemada izlediğim son film, Vincent Paronnaud ve Marjane Satrapi'nin "Persepolis" adlı animasyonuydu.
Bak Dergisi'nde 11. sayının konusu "Tezat". Yeşil çimenler üzerinde yürüyen bir pengueni veya bembeyaz karda uzanmış bir kaplanı düşünün... Ya da kendini dünya barışına adamış bir George W. Bush... Bu sözcüğü duyduğunuzda aklınıza ilk olarak ne geliyor?
Bence tezat, hayatta doğru olan her şeyin ana besin kaynağıdır. Konu ister aşk, ister yaşam, isterse tasarım olsun, olayları farklı algılama biçimlerimizin olması zihinlerimizi temizliyor.