Nicoletta Ceccoli
Illustrator / Bak 10
www.nicolettaceccoli.com
English
Türkçe
You live and work in one of the smallest countries in the world, Most Serene Republic of San Marino, with a population not more than 30.000. Three towers of San Marino, that includes the magnificent Guaita tower which is built in the 11th century, are watching the country from the top. Your hometown looks very inspiring and peaceful just like your name. Do you like your location or are you planning to move in the near future?
I like the view from the three tower of San Marino. I often happened to make images with that kind of perspective. During my adolescence years I felt also the need to meet up different kind of places and people. So I spent some years in Urbino where I studied. Today I wish I could live nearer the sea. I love the sea in the early morning. But I use to spend most of my time at home drawing and drawing so my life would be similar wherever I live. I am lucky since my boyfriend is an illustrator, too, so we work together all the day, keep each other company and share comments and opinions.
Talented children's book illustrator Eva Montanari says “I don't think about children or readers in general, when I write and sketch my ideas. If I did, I think I won't be able to make anything creative at all.” Do you agree with her? What are your methods for communicating with children by using your brush?
I do agree with Eva. When I create, I mainly try to follow my own inspiration. Without worrying too much about the rest. Since very soon at school I've started to be interested in illustration. I still remember some beautiful illustrated books I’ve seen in my childhood since I was very young. I’ve never stopped loving looking at and buying illustrated books. I always felt the need to create my images starting from a story. The way I started to draw was naturally near the children’s world, round shapes, fantastic themes. So I naturally decided to go through that field. Now when I create a book, I try to do that following my taste, my feelings and then I hope readers will follow me. A book should stimulate the readers’ mind and senses, it has to surprise him/her and it enriches his/her view. A children’s book is for a child and it’s just his first chance to meet with art maybe. I have the chance to give my own point of view on the story I’m illustrating and to share my view with far little hands I cannot see. That is a great privilege.
Can you please tell us what your workspace looks like?
My work room is never big enough for all of my papers and colours, broken dolls and toys that I collect. I use to work, surrounded by a big confusion and I sometimes find it hard even to find my own illustrations. I find hard also to find space enough for all my new experiments with computer, airbrush and clay characters.
You studied animation and cinema in Istituto Statale d’Arte di Urbino (Art Institute of Urbino) and then you decided to paint and make a living from that. How did you get acquainted with painting? Do you have any plans for making an animation film in the future?
I’ve been initially encouraged to try to work in the books field after the selection for the Bologna’s Children’s Books Fair Show in 1995. It is a show that selects the best in books illustration. From that time on, I slowly started to work in this field and I never stopped. No I don't plan to work on an animated film. I always preferred working on still images instead of creating moving ones. But I love and I am inspired by a lot of animators. My favourite is the Quay Brothers.
A few years ago, television shows and comics for children were much more innocent. Softer drawings and classical music were accompanying their good times. Now, everything is being changed rapidly and they prefer feeling themselves like warriors, monsters or soldiers. How do you evaluate this process and the future of their innocent worlds?
I don’t think that it’s right to completely remove the ‘violence’ fact from children’s lives. The classic fairy tales are full of cruelty to serve. But it’s for developing the child and teaching him some way to understand the reality. Of course, at the same time, too much violence in games or cartoons may create a sort of addiction to violence, which is negative. But in general, I’m opposed to products for children that are too cloying.
Illustrator and painter Alex Dukal dreams of moving to Barcelona while the talented designer Andrio Abero says he would like to open an all-in-one place with a storefront, gallery and a design shop. What’s your greatest aim in life?
I just aim to find new inspiration and interesting projects to work on. The best in my job is that it is always different. Every new project lets you discover something new and unexpected. I try to find a different approach on each project. I want to keep my relation with drawing and my job alive. Besides the job, I aim to travel more with my boyfriend Stefano.
Imagine that you have got a time machine. Which artists in the art history would you like to share your dinner table with?
There are so many artists. Maybe Jeronimus Bosch first.
Dünyanın en küçük ülkelerinden birinde, yaklaşık 30.000 nüfuslu 'Huzurlu San Marino Cumhuriyeti'nde yaşıyor ve çalışıyorsunuz. Ülkeyi, aralarında 11. yüzyılda yapılmış görkemli Guaita Kulesi’nin de bulunduğu Üç Kuleler tepeden izliyor. Bu, adı gibi huzurlu ve ilham verici yerde yaşıyor olmaktan dolayı mutlu musunuz? Yakın gelecekte taşınmayı planlıyor musunuz?
Üç Kuleler’in manzarasını çok seviyorum. Çalışmalarımı çoğunlukla o tür bir perspektifle yapıyorum. Ergenlik yıllarımda farklı yerler görmeye ve farklı insanlar tanımaya da ihtiyaç duydum elbet. O yüzden öğrenimimi de gördüğüm Urbino’da birkaç yıl geçirdim. Bugün, denize daha yakın bir yerde yaşamayı istiyorum. Sabahın erken saatlerinde denize bayılırım. Gerçi zamanımın büyük çoğunluğunu evimde çizerek geçirmeye alıştığım için nereye gidersem gideyim aynı hayatı yaşayacağım. Erkek arkadaşım illüstratör olduğu için çok şanslıyım. Bütün gün birlikte çalışabiliyor, birbirimize destek olabiliyor, görüşlerimizi ve yorumlarımızı da paylaşabiliyoruz.
Yetenekli çocuk kitapları çizeri Eva Montanari şöyle diyor; “Yazdığım ve fikirlerimi eskizlerime aktardığım sırada çocukları veya okuyucuları düşünmüyorum. Sanırım düşünseydim yaratıcı şeyler üretmem mümkün olmazdı.” Bu görüşe katılıyor musunuz? Sizin, fırçanızı kullanarak çocuklarla iletişim kurarkenki yöntemleriniz nelerdir?
Eva’ya katılıyorum. Yaratma sürecinde ben temel olarak kendi ilhamımı takip etmeye çalışıyorum. Gerisiyle çok da fazla ilgilenmeden. Okulda kısa zamanda illüstrasyonla ilgilenmeye başlamıştım. Çocukluğumda gördüğüm güzel illüstrasyonlu kitapları aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen hala hatırlıyorum. Resimli kitaplara bakmaktan ve onları satın almaktan hiç vazgeçmedim.
Her zaman resim yaparken bir öyküden başlamaya ihtiyaç duydum. Çizim yapmaya başlama yolum doğal olarak bir çocuğun dünyasındakine çok yakın. Yuvarlak şekiller, düşsel konular... Dolayısıyla bu yolda ilerlemeye karar verdim. Bugün bir kitabı; kendi tadımda, kendi duygularıma göre yapıyorum. Ve okurların beni takip etmesini umuyorum. Kitap, okuyucunun aklını ve duyularını harekete geçirmelidir. Onu şaşırtmalı, ufkunu genişletmelidir. Bir çocuk kitabı ise sadece çocuklara hitap eder. Belki de onların sanatla ilk tanışacakları noktadır. Kendi bakış açımla yorumlayıp resimlediğim öyküleri, hiç görmediğim küçük ellerle paylaşıyor olmak benim için büyük bir ayrıcalık.
Bize çalışma alanınızdan söz eder misiniz?
Çalıştığım oda hiçbir zaman tüm kağıtlarımı, renklerimi, topladığım kırık bebeklerimi ve oyuncaklarımı alacak kadar büyük olmadı. Büyük bir karmaşa içinde çalışmaya alışığım. Bazen kendi illüstrasyonlarımı bulmakta bile zorlanıyorum. Tabii bilgisayarla, pistoleyle veya kil ile yeni denemeler yapacak yeri de kolay kolay bulamıyorum.
Urbino Sanat Enstitüsü’nde animasyon ve sinema eğitimi aldınız ve sonrasında hayatınızı çizerek kazanmaya karar verdiniz. Resim yapmaya nasıl başladınız? Gelecekte animasyon filmi yapmak gibi bir düşünceniz var mı?
Kitap resimleme alanında çalışmam konusunda beni yüreklendiren, 1995 yılında Bolonya’da gerçekleşen Çocuk Kitapları Fuarı oldu. Fuarda en iyi kitap illüstrasyonları seçiliyordu. O günden sonra yavaş yavaş bu ortamda çalışmaya başladım ve hiç durmadım. Animasyon filmi yapmayı düşünmüyorum. Her zaman hareketlilerden çok, tekil, durağan şeyler üretmeyi sevmişimdir. Ama sevdiğim ve etkilendiğim çok sayıda animatör vardır. Favorim ise Quay Kardeşler.
Birkaç yıl önce çocuklar için yapılan televizyon programları ve çizgifilmler çok daha masumca hazırlanırdı. Televizyon başında geçirdikleri güzel zamanlara daha yumuşak çizimler ve klasik müzik eşlik ederdi. Sonra her şey hızla değişti ve çocuklar kendilerini savaşçılar, canavarlar ya da askerler gibi hissederek oyun oynamaktan daha çok zevk almaya başladılar. Siz bu süreci ve çocukların masum dünyalarının geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben, çocukların dünyasından şiddet kavramının tümüyle çıkarılması taraftarı değilim. Klasik peri masalları bile hep acımasızlık ve zulümle doludur. Fakat onlarda, çocukları geliştirmek ve onlara gerçekleri öğrenme yetisi kazandırmak amaçlanmıştır. Tabii aynı zamanda oyunlardaki ve çizgifilmlerdeki şiddet unsuru, çocukların şiddet bağımlısı olmasına yol açabilir. Bu da olumsuz yanı şüphesiz. Ancak genel olarak ben çocukların içini bayan şeylerin tekrar edilmesine de karşıyım.
Eski konuklarımızdan illüstratör ve ressam Alex Dukal Barcelona’ya taşınmak istediğini, yetenekli grafik tasarımcı Andrio Abero ise bir galeri ve tasarım dükkanı açmayı hayal ettiğini söylemişti. Sizin hayattaki en büyük amacınız nedir?
Ben, sürekli yeni ilham kaynakları ve üzerinde çalışabileceğim ilginç projeler bulmayı hedefliyorum. İşimin en güzel yanı sürekli değişiyor olması. Her yeni proje size yeni ve beklenmedik şeyleri keşfetme fırsatı verir. Her projede farklı bir yaklaşım ararım. Çizimle ve mesleğimle aramda olan bağı korumak, iş dışında ise erkek arkadaşım Stefano ile daha çok seyahat edebilmek istiyorum.
Bir zaman makineniz olduğunu hayal edin. Yemek masanızda sanat tarihinden hangi sanatçıları konuk etmek isterdiniz?
Çok fazla sanatçı var. Ama sanırım önceliği Jeronimus Bosch’a verirdim.