Sharad Haksar

Photographer / Bak 10
www.sharadhaksar.com

English

Why is a very existential question. Whenever I think of this word, I see puzzled faces, philosophers, people scratching their heads and scientists.

Türkçe

Neden’, varoluşçuluğa dayanan bir soru. Ne zaman bu sözcük hakkında düşünsem şaşırmış yüzler görüyorum. Filozoflar, kafalarını kaşıyan insanlar ve bilimadamları...

Before starting your own career, you worked with Iqbal Mohamed who is also the founder of India's first professional photography institute, Light & Life Academy. What did you remember from that period? Does Mr. Mohamed have an important role on your success?

Iqbal is the reason for what I am today. When I was just 18, he took me under his wings and moulded me into a hungry photographer with an eye for detail. He was one of the first guys to believe that I have a creative eye. I am really indebted to him. 50% of what I know about photography and studio management was acquired during that phase.

Young and talented photographer Jjay Ppradeep is expressing his admiration for you and thanks you for changing the way Indians looked at photography. As an artist, who inspires people, are you inspired from any art movements or artists?

I am of the belief that any piece of art is inspiring. So I don't have any favourite artists or art styles. Any thing that reeks of art turns me on.

Besides being a photographer, you are also the head of the visual solutions agency, the award winning 1pointsize. Would you please tell us about your agency? How many people work with you and what kind of works are you doing?

1pointsize was born when I got bored of doing cookie cutter work for ad agencies. I thought why not create a small place where nothing but ideas rule. A few likeminded souls joined me in this journey and today we are a creative shop with ten people. We've not done badly for ourselves. We've picked a few D&AD nominations and have bagged a few medals at the New York Festivals. We still have a long way to go. Work wise, our philosophy is simple: keep it simple and striking, use a style that suits the brand, and give your best shot, no matter how small the brand is.

Could you please tell us about your working habits?

My colleagues accuse me of being a workaholic. But I don't see myself that way. I think a photo shoot is all about groundwork. 70% of the work gets done before the shoot day. And I feel this 70% is critical. Set designing, styling, model & crew selection can make or mar a campaign. If you don't get it right no amount of magic on the day of the shoot will salvage the campaign. That's why one needs to give 200% from the day you get the brief to the minute I say, 'pack up'.

In one of our interviews, Zimbabwean artist Chaz Maviyane Davies, who is also known as "The Guerilla of Graphic Design", said; "Our ecological and economic sustainability is threatened by rampant and careless consumerism which is directly fueled by globalization and everything it stands for." It's really hard to be an optimist while reviewing today's conditions. How do you evaluate the future of the world as an artist and as an activist?

I am an optimist and so I don't subscribe to the doomsday worldview. Rampant consumerism is indeed bad, but the system will find a way to correct itself. As artists, we do have to play the role of whistle blowers whenever careless consumerism gets in the way of sustainability…

You had presented a perfect example of social responsibility by taking a perfect photograph of vessels waiting to be filled with water in front of a Coca Cola wall painting and putting that on an enormous billboard. After that, Coca Cola Company, which was also one of your clients, threatened you with serious legal actions. However, you didn't change your attitude and said, "If Coca Cola pursues this legal course, my lawyers shall take appropriate counter action". How did you overcome this issue? Would you please tell us about that experience?

At the outset, I'd like to clarify that my intention was not to hurt Coca-Cola. I just thought it was ironical that Coca-Cola was advertising in areas where even water is considered precious. Many Multi National Corporations make this mistake. So I portrayed it with my 'Brand Irony' series. Initially, Coca Cola assumed that I had an agenda. When they heard my point of view, they withdrew the case with grace.

We know that travelling is a big passion for you. Do you still have time to visit different places? Which country did you like most in your previous trips and which place - that you have never seen - would you like to visit most?

Traveling is indeed my tonic. I take a break once in a year to see new place to consume new visual experiences. Among the places I've visited, I would always put New York right on top. London and Singapore are also quite special. Among the places I've never been to, I'd like to visit Antarctica someday!

Are you interested in cinema? If so, which country styles and directors do you find closer to yourself?

Yes, of course. I am a trained cinematographer. And a self-confessed movie buff. I watch a lot of Hollywood movies. My current favourite director is Clint Eastwood. I find his movies to be very engrossing.

Theme of Bak Magazine's 10th issue is "Why?" What comes into your mind first when you think about that word? Please feel free and use your imagination. Create your own "why" and ask it to someone.

Why is a very existential question. Whenever I think of this word, I see puzzled faces, philosophers, people scratching their head and scientists. To me the word Why is more black and white material than colour.

Kendi çalışmalarınıza başlamadan önce, Hindistan’ın ilk profesyonel fotoğraf enstitüsü olan Light & Life Academy’nin (Işık ve Yaşam Akademisi) kurucularından Iqbal Mohamed ile birlikte çalıştınız. Bu dönemden neleri hatırlıyorsunuz? Iqbal Bey’in başarınız üzerinde önemli bir rolü oldu mu?

Iqbal, bugün burada olmamın tek sebebidir. Beni kanatları altına aldığında ve gözleri ayrıntıları gören aç bir fotoğrafçıya dönüştürdüğünde henüz 18 yaşındaydım. Yaratıcı gözlerim olduğunu ilk düşünen insanlardan biriydi. Ona gerçekten borçluyum. Fotoğrafçılık ve stüdyo yöneticiliği konusunda bildiğim ne varsa yarısını o dönemde öğrendim.

Genç ve başarılı fotoğrafçı Jjay Ppradeep, size olan hayranlığını açıkça dile getiriyor ve Hindistanlıların fotoğrafa bakışını değiştirdiğiniz için size teşekkür ediyor. İnsanlara ilham veren bir sanatçı olarak, siz hangi isimlerden veya sanat akımlarından etkilendiniz?

Ben her sanat eserinin ilham verici olduğuna inananlardanım. Bu yüzden herhangi bir isim veya tür belirtemiyorum. İçinde sanat olan her şey beni cezbediyor.

Fotoğrafçılığınızın yanı sıra ödüllü bir görsel çözümler ajansı olan 1pointsize’ın da başındasınız. Bize ajansınızdan söz eder misiniz? Yanınızda kaç kişi çalışıyor ve ne tür işler yapıyorsunuz?

1pointsize, reklam ajansları için kesim işi yaparken duyduğum sıkıntıyla doğdu. Neden sadece fikirlerin öne çıktığı küçük bir yer açmıyorum diye düşündüm. Benim gibi düşünen birkaç ruh da bu yolculukta benimle oldu ve bugün on kişilik bir yaratıcı mağaza haline geldik. Fena şeyler de yapmadık. Birkaç D&AD adaylığı aldık, New York Festivalleri’nden madalyalarla döndük. Önümüzde hala uzun bir yol var. Akıllıca çalışmak... Felsefemiz oldukça basit; sadeliği koru ve çarpıcı ol, markaya uygun tarzı kullan, marka ne kadar küçük olursa olsun en iyi çekimi yap.

Bize çalışma alışkanlıklarınızdan söz eder misiniz?

İş arkadaşlarım beni işkolik olmakla suçlarlar. Fakat ben kendimi böyle görmüyorum. Bence bir fotoğraf çekimi tamamen temeldir. İşin yüzde yetmişi, çekim yapılmadan önce biter. Ve bu yüzde yetmişin kritik olduğunu düşünürüm. Set tasarımı, stilistlerin işi, model ve ekip seçimi, işi iyi de yapabilir, bozabilir de. Eğer doğru adımları baştan atmazsanız, çekim sırasında hiçbir mucize kampanyayı kurtaramaz. İşte bu yüzden talimatı aldığınız günden işi bitirdiğiniz ana kadar birilerinin iki katını vermesi gerekir.

Eski sayılarımızdan birinde konuk ettiğimiz “Grafik tasarımın gerillası” lakaplı Zimbabveli sanatçı Chaz Maviyane Davies şöyle diyordu; “Ekolojik ve ekonomik sürdürebilirliğimiz sınır tanımayan ve dikkatsiz bir tüketim çılgınlığıyla baltalanmış durumda, ki bu tüketim doğrudan küreselleşme ve temsil ettiği değerler tarafından fişekleniyor.” Bugünün koşullarını dikkate alıp iyimser olmak doğrusu biraz zor görünüyor. Siz bir sanatçı ve eylemci olarak dünyanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Ben iyimserim. Dolayısıyla da kıyamet günü bakış açısına katılmıyorum. Tüketim çılgınlığı gerçekten kötü fakat sistem kendini düzeltmenin yolunu bulacaktır. Sanatçılar olarak bizler, dikkatsiz tüketimin sürdüğü noktada da ıslık çalarak gezme rolünü üstlenmeliyiz.

Üzerinde Coca Cola logosu bulunan büyük bir duvarın önünde suyla doldurulmayı bekleyen boş kovaları görüntülediğiniz fotoğrafınız ve onu dev bir afiş halinde bölgenizin en işlek caddelerinden birinde sergilemeniz, sosyal sorumluluğun son dönemde ortaya konan kusursuz görsel örnekleri arasında yer aldı. Ardından, aynı zamanda müşterilerinizden biri olan Coca Cola Şirketi, sizi ciddi davalar açmakla tehdit etti. Ancak tavrınızı değiştirmediniz ve “Coca Cola işi mahkemeye götürürse avukatlarım uygun karşı atağı başlatacaklardır” şeklindeki açıklamanızla taviz vermeyeceğinizi açıkça ortaya koydunuz. Bu konu nasıl noktalandı? Bize bu tecrübenizden söz eder misiniz?

Öncelikle şuna açıklık getirmek istiyorum ki, benim amacım Coca Cola’yı incitmek değildi. Sadece Coca Cola’nın, suyun bile altın değerinde olduğu yerlerde reklam yayınlıyor olmasındaki ironiyi vurgulamak istedim. Çok uluslu firmaların çoğu bu hatayı yapıyor. Dolayısıyla bu işi, ‘Brand Irony’ (Marka İronisi) adlı serimin içine aldım. Başlangıçta Coca Cola, benim bir gündemim olduğunu varsaydı. Bakış açımı öğrendiklerinde davayı nazikçe geri çektiler.

Seyahat etmenin sizin için büyük bir tutku olduğunu biliyoruz. Halen farklı yerler gezmeye zaman ayırabiliyor musunuz? Bugüne kadarki ziyaretlerinizde en çok hangi ülkeyi beğendiniz ve bundan sonra daha önce görmediğiniz yerlerden en çok hangisine gitmek istersiniz?

Seyahat gerçekten benim kuvvet ilacım. Yılda bir kez ara verip yeni yerler görmeye giderim. Yeni görsel tecrübeler... Ziyaret edip etkilendiğim yerler arasında New York’u daima en tepeye koyarım. Londra ve Singapur da çok özeldir. Gitmediğim yerlerden ise Antartika’yı görmeyi çok istiyorum.

Sinemayla ilgileniyor musunuz? Hangi ülke tarzları ve yönetmenleri kendinize daha yakın buluyorsunuz?

Evet tabii. Ben sinematograf olarak yetiştirildim. Ayrıca bir film düşkünüyüm. Çok fazla Hollywood filmi izledim. Favori yönetmenim Clint Eastwood. Onun filmlerini son derece sürükleyici buluyorum.

Bak Dergisi’nin 10. Sayısında konumuz “Neden?”. Bu sözcüğü duyduğunuzda ilk olarak aklınıza ne geliyor? Özgür olun ve hayalgücünüzü kullanın.

“Neden”, varoluşçuluğa dayanan bir soru. Ne zaman bu sözcük hakkında düşünsem, şaşırmış yüzler görüyorum. Filozoflar, kafalarını kaşıyan insanlar ve bilimadamları. Bana göre “Neden” sözcüğü renkli değil, daha çok siyah beyaz bir malzemedir.