Quentin Shih

Photographer / Bak 10
www.quentinshih.com

English

Trends and standards kill the creativity of photographers, that’s a pity for all commercial photographers around the world. Shooting commercial, nobody can say he has his unique style.

Türkçe

Eğilimler ve standartlar yaratıcılığı öldürüyor. Bu, dünyanın her yerinde ticari fotoğraf çeken insanlar için geçerli. Ticari çekim yapan kimse, kendi tarzını çalışmalarına yansıttığını iddia edemez.

Having a unique style is one of the most important qualities for a visual artist. As easily seen, you created your style in that manner. When talking about the unique styles, which artists come to your mind first? Who or which art movement in the art history inspired you most?

I’m mainly a commercial photographer, I mean there’s a trend and strict standard in this field. I must be very careful to put a little “my own style” in the photos. Trends and standards kill the creativity of photographers, that’s a pity for all the commercial photographers around the world. Shooting commercial, nobody can say he has his unique style, he makes money by a kind of compromise between him and the client. But shooting editorial and personal projects are much better, at least you can be yourself in some way.

I learn a lot from the contemporary photographers and some other visual artists, we are living in the same era, I can feel the emotion in their works.

If there is an art movement that inspired me, that’s Surrealism.

You didn't attend any school or course and you also didn't work as an assistant for a photographer. From that point, let's remember the statement, "Art cannot be taught". Do you agree with that? And what do you think about the quality of visual arts education in China?

I agree that art can’t be taught, people attend schools or courses to learn technique, I learned my photography knowledge by reading and practicing. There are only a few colleges in China have photography courses, and they don’t have good teachers there, as I know all the best artists in China come out from the underground.

Do you remember your first commercial photo-shoot?

That’s in 2002, I spent one month to shoot a photo pool for IBM.

In some of your photographs, we notice that you use the sharpen effect more than usual. What does it add to the images and how do you think does it make the audience feel like?

I really like my photos to be super sharp and noisy, I want the photos to look as strong as possible. I think when the photos are sharp enough it will make the audience fell the subjects in the photos. Also the sharp images look very surreal.

As an artist, based in China, how do you evaluate the current condition of the world and the future of it, in terms of politics, environmental issues and relationships?

I’m living in a rapidly changing country, and Beijing, the city I’m based, it’s the art and political center of China. So I feel very excited to see a lot of things coming and dead in every day. The first time I drink Coca Cola is in 1987, the first time I watched TV is in 1985, the first time rock and roll music appeared in China is in 1988, now Beijing is almost a western city and little by little lost its own tradition and characters. I don’t know it’s a good thing or bad thing.

Imagine that there is a country named "Quentin Shih". What would it look like? What kind of flag, anthem or language would it have?

It’s a crazy question, I never think about it, if I close my eyes and try to imagine, it will be a very small country with low gray concrete buildings, no flags, people don’t talk then no language,no plant, no love, rains or snows every day, and very cold, people have to hide themselves into thick clothes walking on the streets…

If you had a limitless budget, what kind of personal project would you create? Which models and what places would you choose?

One project I want to do is a future book maybe titled Beijing Babes, in this book, I want to shoot 100 portraits of deferent Beijing girls in their own apartment, naked or semi-naked, I want to record how they react in their eyes when these girls being naked and facing my cameras.

Another project I’m very interested in is to travel back to the small town where I was born and lived before 16, I want to have a few children as my models. In this project, I want to record my memories of childhood using photographs, and try to make this memories appear on the papers.

Imagine that you’ll be born again when you die, but this time, in a world without photography. What would your second life look like? What would be your occupation?

To be a soccer players when I’m young, then a guitarist in a low-fi band when I retire, and to be a novelist after 50.

Famous Turkish photographer Ara Guler thinks that photography is not art and he never accepts to be called as an artist. By the way, French poet, novelist and designer Jean Cocteau says “A true photographer is as rare as a true poet or a true painter”. What’s your opinion on these statements?

I partly agree with these words, since most photographers only record this world, not create the world. But there are some photographers like Cindy Sherman, Gregory Crewdson creative their own world using cameras. Commercial and fashion photographers like Guy Bourdin, David Lachapelle are also these kind of artist with their cameras.

Theme of the 10th issue of Bak Magazine is an abstract concept, this time: "Why?" What comes into your mind first when you think about that word? Please feel free and use your imagination. Create your own “why” and ask it to the world.

Why people have dreams and somebody’s dreams are chromatic, somebody’s dreams are only black and white? that’s my question.

 

Özgün bir tarza sahip olmak, görsel sanat icra eden kişiler için en önemli özelliklerden biridir. Sizin de tarzınızı bu düşünceyle yarattığınızı rahatça söylemek mümkün. Özgün tarzlardan söz ederken aklınıza öncelikli olarak hangi sanatçılar geliyor? Sanat tarihinde yer almış hangi isimler veya akımlar size ilham veriyor?

Ben genel olarak ticari fotoğrafçılık yapıyorum. Ticari derken, ortada bir eğilimin ve sıkı standartların olduğu bir alandan söz ediyorum. Kendime özgü tarzımın küçük bir bölümünü bile çalışmalarıma yansıtırken çok dikkatli olmam gerekiyor. Eğilimler ve standartlar, fotoğrafçıların yaratıcılığını öldürüyor. Bu, dünyanın her yerinde ticari fotoğraf çeken sanatçılar için geçerli. Ticari çekim yapan kimse, kendi özgün tarzını tümüyle yansıttığını iddia edemez. Sadece müşterisiyle uzlaşarak para kazanmaktadır. Ama tabii yayın fotoğrafçılığında veya kişisel projelerde durum çok daha iyi. En azından belli ölçülerde kendiniz olabiliyorsunuz.

Ben, günümüzün çağdaş fotoğrafçılarından ve diğer görsel sanat icracılarından çok şey öğrendim. Aynı çağda yaşıyoruz ve onların çalışmalarındaki duyguyu hissedebiliyorum.

Bana ilham veren bir sanat akımı var mı diye sorarsanız, o da Sürrealizm’dir.

Herhangi bir okula veya kursa gitmediniz, hatta bir fotoğrafçının yanında yardımcı olarak bile çalışmadınız. Bu noktadan hareketle, “Sanat öğretilemez” görüşünü irdeleyelim. Bu düşünceye katılıyor musunuz? Çin’deki görsel sanat eğitiminin kalitesi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Sanatın, öğretilebilecek bir şey olmadığına katılıyorum. İnsanlar okullara ve kurslara giderek teknik öğreniyorlar. Ben ise fotoğrafçılık konusundaki bilgimi okuyarak ve deneyerek edindim. Çin’de fotoğraf eğitimi veren yalnız birkaç okul var, onların da pek iyi öğretmenlere sahip olduklarını düşünmüyorum. Bildiğim kadarıyla Çin’in en iyi sanatçıları yer altından gelir.

İlk ticari çekim işinizi hatırlıyor musunuz?

2002 yılıydı. IBM için bir fotoğraf havuzu çekmiş ve bir ayımı harcamıştım.

Bazı fotoğraflarınızda keskinleştirme etkisinin alışılmışın üzerinde kullanıldığını görüyoruz. Bu etki çalışmalarınıza ne katıyor ve sizce izleyiciye hissettirdiği duygu nedir?

Fotoğraflarımın aşırı keskin ve grenli olması gerçekten hoşuma gidiyor. Karelerin olabildiğince güçlü görünmesini istiyorum. Bence bir fotoğraf ne kadar keskinse, izleyici fotoğraftaki öğeleri o kadar iyi hisseder. Ayrıca keskin kareler çok da sürreal görünüyor.

Çin’de yaşayan bir sanatçı olarak, siyaseti, çevresel gelişmeleri ve insan ilişkilerini dikkate aldığınızda, dünyanın içinde bulunduğu durumu ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ben başdöndürücü hızla değişen bir ülkede yaşıyorum. Ve bulunduğum şehir olan Pekin, Çin’in sanat ve siyaset merkezi. Her gün hem yeni gelen, hem de ölüp giden bir sürü şeyi görmekten büyük heyecan duyuyorum. İlk Coca Cola’yı 1987 yılında içtim. İlk kez 1985’te televizyon seyrettim. Rock and Roll’un Çin’de ortaya çıktığı ilk dönem 1988’dir. Şimdi ise Pekin bir batı şehri gibi. Yavaş yavaş geleneklerini ve karakterini yitiriyor. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyorum.

“Quentin Shih” adlı bir ülke olduğunu hayal edin. Sizce neye benzerdi? Nasıl bir bayrağı, milli marşı ve dili olurdu?

Çılgın bir soru! Bunu daha önce hiç düşünmemiştim. Gözlerimi kapatıp hayal ettiğimde alçak, gri, beton binalarıyla küçük bir ülke görüyorum. Bayrağı yok, insanlar konuşmuyorlar, dolayısıyla dil de yok. Bitki yok, aşk yok, her gün yağmur veya kar yağıyor. Hava çok soğuk, öyle ki insanlar sokaklarda yürürken kendilerini kalın elbiselerin içine saklamak zorunda kalıyorlar.

Sınırsız bütçeniz olsaydı, ne tür bir kişisel proje yaratırdınız? Hangi modelleri ve hangi mekanları kullanmayı tercih ederdiniz?

Gelecekte yapmak istediğim bir kitap projesi var. Adı “Pekin Bebekleri”. Bu kitapta Pekin’de yaşayan 100 kızı, çıplak veya yarı çıplak şekilde fotoğraflayıp sunmak, onların çıplak olduklarında ve kameramla karşılaştıklarında ne hissettiklerini yüz ifadeleriyle nasıl göstereceklerini görmek istiyorum.

Diğer projem ise, doğduğum ve 16 yıl yaşadığım küçük kasabaya gitmek ve orada birkaç çocuk model ile çalışmak. Bu projeyle, fotoğrafları kullanarak çocukluk anılarımı canlandırmak ve kağıtlara dökmek istiyorum.

Öldüğünüzde dünyaya yeniden geleceğinizi hayal edin. Ancak bu kez, içinde fotoğrafın olmadığı bir dünyaya... İkinci yaşamınız nasıl olurdu? Hangi mesleği seçerdiniz?

Gençliğimde futbolcu olmak, jübilemden sonra bir müzik grubunda gitaristlik yapmak, 50 yaşımı geçtiğimde de roman yazarı olmak isterdim.

Ünlü Türk fotoğrafçı Ara Güler, her fırsatta fotoğrafın sanat olmadığını belirtiyor ve sanatçı olarak anılmayı kabul etmiyor. Bu arada Fransız şair, roman yazarı ve tasarımcı Jean Cocteah ise “Gerçek bir fotoğrafçı, gerçek bir şair veya ressam kadar nadir bulunur” ifadesini kullanıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Her iki açıklamaya da kısmen katılıyorum. Bazı fotoğrafçılar dünyayı sadece kaydediyor, yaratmıyor. Ancak Cindy Sherman gibi, Gregory Crewdson gibi isimler, fotoğraf makinelerini kullanarak kendi dünyalarını yaratıyorlar. Guy Bourdin, David Lachapelle gibi reklam veya moda fotoğrafçıları için de aynı şeyleri söylemek mümkün tabii.

Bak Dergisi’nin 10. Sayısında soyut bir konuyu ele alıyoruz, “Neden?”. Bu sözcüğü duyunca ilk olarak aklınıza ne geliyor? Özgür olun ve hayalgücünüzü kullanın. Kendi “Neden”inizi yaratıp onu dünyaya sormaya çalışın.

Neden insanlar rüya görüyorlar ve neden bazılarınınki renkliyken bazılarınınki siyah beyaz oluyor? Benim sorum bu...